themisbirtanrıçaysabenneyim?

themis, yunan mitolojisinde uranüs ve gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçasıdır. ilahi adaletin tecessümüdür. yani ben öyle bilir, sayar severdim onu.

mermerden vücuda getirildiğini bildiğimden söylüyorum, sözüm ona can yakmaksızın mermeri bir güzel oymuşlar. bitince de gözlerini bağlayıp bu da yetmezmiş gibi eline bir de kılıç ve terazi 'tutuşturmuşlar'. 6 yıl önce olsaydı, hiçbirşey ifade etmezdi bunlar bana. şimdi de ifade etmiyor ya o da ayrı.

ilkokulun son yılında da şiddetle savunduğum üzere, hala 'çok' gezenin 'çok' bildiğini düşünürüm. zira john locke da doğduğumuzda zihnimizin boş bir levha olduğunu söylerken duyumlar önemlidir demiş ve onun zaman içinde deneylerle kazanılan bilgilerle dolduğunu söylerken pek de haksız değilmiş. 2 yıl önce olsaydı, hiçbirşey ifade etmezdi bunlar bana. şimdi ediyor ya o da ayrı.

bana açık açık 'dene-me-' dedikleri şeyi denedim, 'yanıl-ma-' dedikleri halde yanıldım. ama themis'e güvendiğimden geldi bunlar başıma hep. onun themis'in doğadaki yansımalarından biri olabileceğini sanmıştım. oysa o, olsa olsa bir buçuk metrelik boyu ve her daim çatık kaşlarıyla gudubet bir tanrıça çakması olabilirmiş ancak. yanılmadığım şeyler de yok değil, onun da gözleri bağlıydı ve elinde körde olsa bir kılıç, ayarı bozuk da olsa bir terazi vardı. memeleri de tıpkı themis'inkiler gibi belirgindi ve bu belirginlik ona haz verdiğinden olacak, yürürken çatık kaşları altında iki çizgiden ibaret gözlerini onlara dikerdi. efendime söyleyeyim, yürürken gözlerini memelerine dikmesi bir yana, elindeki kör kılıcı bozuk otomobil sileceği gibi ayarsızca bir o yana bir bu yana sallaması da cabasıydı. bir de son iki yıldır aldığı 'fazla' kilolardan olacak, teraziyi de canı kendini kaç kilo görmek isterse ona ayarlardı. zaten onu cetvel-i sim gibi gösterdiğine inandığı ve vücudunun ağırlığını taşımakta zorlanan vamp (bkz. http://www.tdk.org.tr/) çizmeleriyle dışa basarak yürümesi de denge sorunu olduğunu gösteren bir diğer delaletti. tüm bunları bir kenarda topladığımda, deneme ve yanılmaya değecek hiçbirşey olmadığı da ortadaydı aslında. ama ben zihnime bu tanrıça çakmasına dair tüm bilgileri çok ciddi 'denemelerle' ve 'yanılmalarla' elde ettiğimden, adeta kazımıştım. ama o boş levhayı kazarken derinliğini iyi ayarlayamış olmalıyım ki sonraları zilyon kere kazmak zorunda kaldım aynı yeri. sonra yine, yine. ve bugün saat 14.18'i gösterirken ondan şu sözleri işittim: "... (burada tarif edemeyeceğim bir şekilde gülüyor!) olsun canım, bu tarz şeyler insana daha dikkatli olmasını hatırlatır.". ya da bunun gibi birşeydi söylediği. muhtemelen yumuşattım ben yine demiş olduğu her neyse bana, ah bu ben. yumuşatmak zorunda kaldım, korkmuştum o kör kılıçtan çünkü ben. ve yine korkuyorum hiçbir zaman kullanmayı öğrenemeyecek olmasından. işte yine aynı şey oldu, aldığı fazla kilolar da kurtaramadı onu; çünkü kör kılıcını belkide daha 'büyük' olduğu için kıskandığı memelerime (özellikle solda konumlanana) doğru savuracakken ki ufak birkaç sıyrığım vardı zaten, kör kılıcın ağırlığı onu deviriverdi. çizmeleriyle dışa basarak yürümesinin etkisini de atlamayacağım tabiki.

çok denediğim ve çok yanıldığım için sıyrıklarımı küçükten büyüğe, uzundan kısaya, eskiden yeniye sıralayabiliyordum. ama inanın bu oyun çok can sıkıcı, elimde bir abaküs olsa daha çok zevk alırdım. en azından rengarenk. bu sonuncusu ise en yenisi, orta büyüklükte ve orta uzunlukta. ama mermerden değilim ki ben.

işte themis'in ve sahip olduğu şeylerin bana 6 yıl önce olduğu gibi şimdi de birşey ifade etmemesi bu yüzden. ona ve sahip olduklarına yüklenen anlamlar değişeli çok olmuş, marx baba yine haklı çıkmış. ağartması boşa değilmiş saçı sakalı.

sonuç: belki de themis'e haksızlık etmişim. böyleyse de, birgün eğer bir evrak çantam olursa, onun üstüne itinayla themis'i çizdirteceğime söz vermiştim. birşey daha beni el üstünde tutan, besleyip büyüten aileme haksızlık olmasın die yazıyorum bunu. themis bir tanrıçaysa ben neyim?

Themis, yasadır, kuraldır. ama gelip geçici bir yasa değil. ben de onun 'gerçek' yansımalarından biri olacağıma (ne olur ne olmaz diye tek ayağımı kaldırmıştım; çünkü marx baba yine haklı çıkacaktı emindim buna) 10.01.2009'da yemin vermiştim.

ş!