öğrenilmiş antipatiklik.

uyur uyanık bir halde "antipatik"'in, patik olmayan herhangi bir ayak giyeceği ya da patik olanın karşıtı olabileceği ihtimalini düşündüm bugün. tabii çıkamadım işin içinden. tdk'ya baktım, ancak kabul etmiyorum yazılanları bu kez. kelimelerin psikolojik yanlarını hep atlıyor ultraçokbilmiş bilgeler(!). madem kabul etmiyordum, yapacak tek şey kalmıştı. 4 izleyicimin olduğu bu alemde bütün saçma ve kötü olayların sorumlusu olarak kendimi gördüğümü itiraf etmek. ettim ve allah beni affetsindi. aramızda kalsın ama sevimsizim, iticiyim ya da soğuk nevaleyim diyebilmek de hayli zormuş.

ey huyu kuruyasıca dünya!

ahmet haşim'in de kulağını çınlattım bugün ya da kemiklerini sızlattım. şimdi bunu kestiremiyorum. bir çıbana (halk arasında şark çıbanı ya da halep çıbanı diye anılır.) bile lokasyon yükleyen ey dünya üzerindeki halklar, siz de en az benim kadar antipatiksiniz (sevimsiz, itici, soğuk nevale). ahmet haşim de bir antipatikti. kendini bir odaya kapamak ve sevgisini esirgemek herşeyden. nefret ve bunalım. dondurulmuş yiyeceklerden ne farkı vardı ki bunun?

bütün bunlara rağmen, yani kendimi kötü hissetmem için yeteri kadar neden varken, neden hayatımı öğrendiklerim üzerinden giderek b.. ediyordum? madem işe yaramıyor öğrenmek neden öğrenmeye devam ediyordum? tuhaf, oldukça. ben herşeyi öğrendim bitti de, şimdi uygulamaya geçtim. nasıl antipatiğim anlatamam! nispet.

beher biz gibi şahlanma yetisine sahip atlar dahi ölürlerse yere düşerler. O vakit bunun neresi metafor (liselerde ahmet haşim'in merdiven adlı şiirinde merdiveni hayatla bağdaştırmasıyla öğretilen edebi bir terimdir.) neresi hakikat bilebilir misin? Bir yola çıktım. Böyle gözlerimi kapattığımda çizemediğim bir yol ama.

...

bu sırada "bye bye love. bye bye happiness. hello lonelines. i think, i am gonna cry" (ne alaka demeyin, telefonumun melodisi bu.) diye çalar telefonum. arkadaşım d. arıyordu, çok dakikti.

soruyor "neredesin?" diye. (d. şefkatin, dik duruşun ve akıl okuyuculuğun metaforuydu hep.) "bilmiyorum d., bekliyorum hala." diyorum. d. "o nasıl yol ş!? hiç yolda beklenir mi? yollar beklemek için değil, yürümek içindir. sen bir daha bak bakalım hakikaten bekliyor musun yoksa hakikaten yolda mısın? hakikaten istemiş misin, hakikaten talip olduğun şey için kendini bitirmiş misin? hakikaten ağaç mısın? hakikaten hakikat misin? balon musun, sepet misin, uçak mısın, füze misin, taş mısın, toprak mısın, yol musun, yolcu musun? metafor musun, gerçek misin, imge misin, sembol müsün? im misin, in misin, cin misin? kırık mısın, sağlam mısın?"

soruları sıralarken d., duymak istemediğinizde kulaklarınızı tıkayamadığınız, engel olamadığımız o ses (!) bana (ki vicdanımı simgeleyen ancak genelde bir halta yaramayan sestir bu.) selvi boylum al yazmalım repliklerini getiriyor aklıma. bu tarz şeylere engel olamazdım. hep böyle olurdu yani, horultularla ya da bedenimde çeşitli ağrılara neden oluşuyla daima kendini hatırlatan içimdeki canavardı buna sebep. antipatik oluşumun sebebi de. bütün soruları kulak arkasına atıp, antipatizmim top yapmış şekilde "... durursam bir daha kurtulamam. ziyanı yok gülüşü yeter bize. yüreğim kaydıysa günah mı? çamura saplansam yardıma gelir misin? elini tuttum, sıcacıktı. yüreği elimdeymiş gibi. elinden tutuversem benimle gelir mi? ..." diyen canavarı düşünmeden edemiyor, d.'nin sorduğu soruları aklımda dahi tutamıyordum. derken d. "alo, ş! orda mısın?" dedi. "burdayım; ama şimdi kapatmam lazım." dedim. içimdeki canavardan kaçmamın tek yolu buydu o an.

saatler bir saat ileri alındı, canavar uykusunda dahi bütün bedenimi kontrol altında tutuyor. grip oldum da bu haftasonu. hazır biraz sessiz bir ortam bulmuşken kendime cevaplar bulayım. bu arada d.'nin de ultraçokbilmiş bir bilge olduğunu hatırlatmak isterim.

işte cevaplarım:

antipatik ben, hakikaten yoldayım.
antipatik olmayı öğrenmiştim; ama her daim böyle olmayı hakikaten istememiştim. talip olduğum şey için hakikaten kendimi bitirmeye hazırdım.
ağaç değildim. balon, füze, uçak, toprak değildim. düşünmedim ama olmayı arzu edebilirdim belki. yolda olduğuma göre yolcuydum da.
antipatik bir metaforum ve bir gerçeğim aynı zamanda. ve cin değilim.

son soru neydi?

kırık mıyım, sağlam mıyım?

"kırık"'ım. (dikkat! türkiye üzerindeki antipatik halklar tarafından lokasyonu özellikle bursa olarak belirlenmiş ve bir takım erkekler için söylenen söz anlamında değildir.)

ş!